Birçok insan için başarı, dışarıdan gelen alkışlarla, somut kazanımlarla veya toplumsal statüyle ölçülür. Oysa gerçek takdir, çoğu zaman aynı yollardan geçmiş, benzer zorluklarla mücadele etmiş ve sizin ne yaşadığınızı gerçekten bilen insanlar tarafından geldiğinde çok daha anlamlı bir hal alır.
Dışarıdan bakan biri için ulaştığınız nokta basit, hatta sıradan görünebilir. Belki de "ne var bunda?" diye düşünebilirler. Ama siz, o yolda harcadığınız emeği, uykusuz gecelerinizi, vazgeçmeme direnişinizi ve aştığınız engelleri bilirsiniz. Sizin için o hedef, sadece bir sonuç değil, aynı zamanda bir sürecin, bir mücadelenin ve kişisel gelişimin zirvesidir. İşte tam da bu yüzden, kendi koyduğunuz hedefe ulaştığınızda hissettiğiniz tatmin, başkalarının takdirinden çok daha derin ve gerçektir.
Bu durum, Abraham Maslow'un ünlü İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nin en tepesinde yer alan "kendini gerçekleştirme" kavramıyla birebir örtüşür. Maslow'a göre, insan temel fizyolojik ihtiyaçlarını, güvenlik, aidiyet ve saygı ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra en üst basamakta kendini gerçekleştirme arayışına girer. Bu, potansiyelini tam olarak kullanma, yeteneklerini ortaya koyma ve kendi ideallerini yaşama arzusudur. Kendini gerçekleştirme noktasına ulaşmak, birilerinin sizi takdir etmesini beklediğiniz bir yer değildir; aksine, kendi içsel istek ve arzularınızı yerine getirdiğiniz, kendi potansiyelinizi fark edip yaşadığınız bir doruk noktasıdır.
Dolayısıyla, gerçek başarı, başkalarının gözünde ne kadar büyük göründüğünden ziyade, sizin için ne ifade ettiğiyle ölçülür. Kendi hedeflerinize ulaştığınızda, kendi kendinize verdiğiniz o içsel onay, en değerli ödüldür. Çünkü o an, sadece bir işi bitirmiş olmazsınız; aynı zamanda kendi yolculuğunuzda, kendi potansiyelinizin zirvesine çıkmış ve kendinizi gerçekleştirmiş olursunuz. Bu, dışarıdan gelen hiçbir alkışın yerini tutamayacak, tamamen size ait, eşsiz bir zaferdir.