ERZİNCAN

Mahkumlardan İnsanlık Dersi

1939 Erzincan depreminde kentin Savcısı İzzet Akçal, kurtarma çalışmaları için mahkûmları cezaevine dönmeleri koşuluyla serbest bıraktı. Mahkumlar kaçmayarak kurtarma çalışmalarına katıldı.

Abone Ol

1939 Erzincan depreminde kentin Savcısı İzzet Akçal, kurtarma çalışmaları için mahkûmları cezaevine dönmeleri koşuluyla serbest bıraktı. Akçal, mahkûmlarla birlikte birçok can kurtardı. İnönü'yü de çok duygulandıran olaydan sonra mahkûmlar Meclis kararıyla affedildi.

Cumhuriyetin en büyük depremi olarak tarihe geçen 1939 Erzincan depremi, insanlık derslerine sahne olmuştu.

Dönemin Erzincan Savcısı İzzet Akçal, ailesini ve komşularını ön tarafı tamamen yıkılan kerpiç evinin bahçesinde kurulan yatakhaneye yerleştirdikten sonra, doğruca cezaevinin yolunu tutar. Barakalardan oluşan cezaevinin kapılarını açıp mahkûmlara, ‘‘Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz’’ der.

Daha sonraları Menderes hükümetinde devlet bakanı olarak görev yapacak olan İzzet Akçal, 1 metre yüksekliğindeki kara bata çıka mahkûmlarla birlikte yürüttüğü kurtarma çalışmalarında birçok can kurtarır.

Milli Şef İsmet İnönü 4-5 gün sonra deprem yerinde incelemelerde bulunmak üzere özel bir trenle Erzincan'a doğru yola çıkar. Erzincan yakınlarında bir köyde bir mahkûm özel trene binmek ister. Muhafızlar mahkûmu bindirmek istemezler. Gürültü, kıyamet kopar. İsmet İnönü merak edip sorar, ‘‘Ne oluyor?’’ diye. Mahkûm, İsmet İnönü'ye yanaşır, ‘‘Efendim, ben Savcı Bey'e kaçmama sözü verdim. Erzincan'a dönüp, kurtarma çalışmalarına katılmak istiyorum. Beni de trene alın’’ der. İsmet İnönü bu öyküden etkilenir, mahkûmu trene alır. Erzincan'a varışında da İzzet Akçal'ı vali yardımcısı yapar. Kurtarma çalışmalarına katılan mahkûmlar da Meclis kararıyla affedilir.

Deprem dehşetine babasının görevi nedeniyle Erzincan'da tanık olan eski Turizm Bakanı Erol Akçal, o günlerden kalan şu iki anıyı hálá unutamıyor:

‘‘Depremden sonra çıkan büyük yangını, yangın sırasında çıkan çıtır çıtır sesleri hayatım boyunca unutamadım. O zaman çıtır çıtır çıkan sesin insanların yanan saçlarından geldiğini söylemişlerdi. Bu bende derin bir iz bıraktı. Unutamayacağım ikinci anım ise Erzincan'dan trenle ayrılıp İstanbul'a giden depremzedelere geçtikleri Anadolu kentlerinde ve bilhassa Ankara'da gösterilen büyük ilgi ve yardım. Ankaralılar bizi adeta trenden zorla indirerek, yemekler yedirdiler, üzerimize sıcak giysiler verdiler. Bizi hiç tanımayan bu insanlar, bize yardım edebilmek için birbirleriyle yarıştılar. Onlar bu milletin fertleriydi ve zor günlerimizde bizlerle yardımlaşmalarını, unutmaya imkan yoktur.’’