CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül TBMM’de düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarını değerlendirdi. Sarıgül konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Milletimiz kendisini yönetecek kadroları seçme hakkını kullanmış ve aynı zamanda bir mesaj vermiştir. Seçmenin verdiği oyun ve mesajın başımız üstünde yeri vardır. İktidarıyla muhalefetiyle bize düşen görev bu mesajı iyi okumak ve değerlendirmektir. Muhalefet, seçim sonuçlarından kaygılara kapılıp, demokratik, laik cumhuriyeti tehdit altında görmemeli ve göstermemeli, iktidarda “biz kazandık herkes kendini buna göre ayarlasın,” şeklinde bir tavır ve davranışlara girmemelidir. İktidar partilerinin ve özellikle ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyanların, muhalefete verilen oylara daha az saygınlık göstermelerini asla kabul etmeyiz. Demokrasilerde her oy eşit ağırlığa sahiptir ve bu eşitlik demokrasinin namusudur, şerefidir ve faziletidir. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlarıyız ve eşit vatandaşlarıyız. Ak Parti’ye ve Sayın Erdoğan’a oy vermeyen yurttaşlarımızda bir endişe ve incinmeye neden olmamak öncelikle ülkeyi yönetenlerin görevidir. Türkiye, seçim geleneği olan, parlamento geleneği olan bir ülkedir, demokrasi bilinci yerleşmiştir, bunlar çok önemli kazanımlardır. Türkiye’nin teminatı bu kazanımlardır. TBMM üyelerinin görevi bu kazanımları ve ortak paydaları korumak olmalıdır. “TBMM, milli iradenin tecelligahıdır,” diyorsak, “TBMM demokratik rejimin kalbidir,” diyorsak, halkın oylarıyla milletvekili seçilen Can Atalay, bugün burada olmalıydı. Milletin temsilcileri olarak bize düşen görev TBMM’nin itibarını korumaktır. Bu itibarın korunması için yürütme ve yargının yasamayı emrine almasına, göz ardı etmesine izin veremeyiz. Başlayan yeni yasama döneminde çözüm bekleyen ciddi sorunlarımız bulunuyor. İktidarıyla ve muhalefetiyle bu sorunlara çözüm bulmamız lazım. Bütün bunları yapabilmek içinde, birbirimizi dinlemek, birbirimizi anlamak, birbirimize saygı göstermek, ortak bir zemin bulmak için sürekli çaba göstermemiz lazım. Ben bu konuda üstüme düşen görevi yerine getirmeye hazırım. Siyasetin dilinden ve yapılış şeklinden şikayet eden bir siyasetçi olarak, meclis çatısı altında, siyasete sevgi, saygı dilini getirmek için çalışacağım. Münakaşa değil, müzakere siyaseti yapmak önceliğim olacak. Ve tabii ki can Erzincan’ımın sesini duyurmak, sorunlarını çözmek ve hak ettiği yere getirmek için çalışacağım. Kime yapılırsa yapılsın haksızlığa karşı, adaletten yana olacağım. Milletten aldığım görevi ve emaneti kimseye devretmeyeceğim. Tarafsız cumhurbaşkanı, güçlü meclis, bağımsız yargıya dayanan parlamenter sistemi savunmaya devam edeceğim. Herkesin barış içinde, eşitlik içinde, refah içinde, adalet içinde yaşadığı bir Türkiye için koşmaya devam edeceğim."