Yollar bazen en umulmadık zamanda, en doğru insanlarla kesişir. Bekir Sıtkı Karadağ'ın öğrenme aşkıyla çıktığı bu meşakkatli marangozluk yolculuğu da tam olarak böyle bir karşılaşmayla taçlandı: Karşısında 60 yıllık tecrübenin bilge duruşunu sergileyen Şeref Göksu vardı.
Bu, sadece iki ismin yan yana gelmesi değildi; bu, pırıl pırıl bir enerji ile zamana meydan okuyan bir tecrübenin muhteşem birleşiminin hikâyesiydi. Bekir Sıtkı'nın genç, yenilikçi ruhu; Şeref Usta'nın ellerinde yıllanmış, her kıymığı ezberlemiş ustalığıyla buluştuğunda ortaya sadece mobilyalar değil; âdeta birer sanat eseri çıktı.
Her kesilen tahtada, her çakılan çivide, her zımparalanan yüzeyde, nesiller arası bir köprü inşa ediliyor. Onların atölyesi, sadece bir çalışma yeri değil; aynı zamanda sessizliğin içinde yüzlerce dersin verildiği, bilginin bir elden diğerine sevgiyle aktığı, ahşabın kokusuna ve toza karışmış bir vefa yuvası.
Bu birliktelik, bize hayatın en güzel gerçeğini fısıldıyor: Destek olanla yürünürse, yol sadece güzel değil; aynı zamanda kalıcı ve anlamlı olur.
Onların hikâyesi azmin, saygının ve en önemlisi, birlikte üretmenin en güzel kanıtı.