Hızır Peygambere adanmış olan Hızır orucu, Alevi vatandaşlar tarafından her yıl tutulmaktadır. Hızır orucu da Muharrem orucu gibi bölge de en çok tutulan oruçlardan biridir. Nuh Peygamber’in gemisi fırtınaya tutulunca, halk feryat edip yetiş ya Hızır, bizi kurtar diyerek dua etmiştir. Allah tarafından bu dualar kabul olunur ve fırtına diner. O vakitten sonra halk, yüce Allah’a şükür orucu olarak 3 gün oruç adamıştır. Bu oruç o günden, bu güne kadar önemini kaybetmeden devam etmiştir. Orucun inancı ise, o gün olduğu gibi Yüce Allah'ın insanların dar günlerinde yardımcısı ve gözcüsü olmasına devam etmesi için şükretmektir. 

Hızır Orucu, Alevi inancında genellikle her yıl Şubat ayında başlayan ve 3 gün süren oruç. Hızır'a adanan bu oruç ardından Hızır Cemi yapılır, oruç boyunca geleneksel olarak Alevi köylerinde sazlar çalınır, deyişler söylenir ve Hızır peygamber ile ilgili hikâyeler anlatılır, oruç ardından kavrulmuş ve öğütülmüş buğday irmiğinden gavut isimli bir pilav pişirilip içine tereyağı dökülerek tüm komşularla birlikte dua edilerek yenir.

Ajans Erzincan’a açıklamada bulunan Gazeteci Yazar Ali Ekber Taşdelen Hızır orucu hakkında bilgi verdi. Taşdelen açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Ne güzel Hz. Hızır’a hoş geldin demek.  Kadim bir inancın kadim geleneğidir Hz. Hızır’ı çağırmak, anmak, onun yüzü suyu hürmetine Allah rızası için oruç tutmak ve ibadet etmek. Tüm zamanların ötesinde tutulan Ledün ilmiyle donatılmış bir bilge ve ab-ı hayat-ı içerek ölümsüz bir erendir Hz. Hızır, O ayet, ayet  gönüllere işlenmiş evrensel niteliklerinde üstünde kutlu bir kişiliktir.

  ‘‘Alevi İslam inancında Hz. Hızır Orucu’’

Kadim bir gelenek olan Alevi İslam inancında Allah rızası ve Hz. Hızır’ın yüzü suyu hürmetine üç gün adak (nezir) orucu tutulur. Orucun bitiminde Allah rızası için kurban kesiler, lokmalar dağıtılır ve toplumsal birlik ve beraberlik için Cem İbadeti yapılır. Bu kadim geleneğin temeli yüce kitabımız Kuran-ı Kerim ve fahri kâinat peygamberimizin buyruğudur.   

Bizlerle var olan, hak, hakkaniyet, bolluğun, bereketin, güzelliklerin temsili Hakk yolunun rehberi Hz. Hızır’ın bizlere dar ve zor günlerimizde olduğu gibi iyi günlerde de bize uzanan yardım eli olduğunu hepimiz çok iyi biliriz.  Allah Velisi, İlmin Kapısı ( Peygamber Kapısı ) Şah-ı Velayet Hz. İmam Ali buyuyor ki; Doğruluk en iyi yol, bilgi en iyi kılavuzdur. Hz. Nuh’un torunu, Musa’nın Mürşidi (O, Hz. Musa’yı eğitmekle görevlendirilmiş kişi), Hakk yolunun rehberi Hz. Hızır’da Mürşid-i kâmil olarak insanoğluna en doğru kılavuzlarından biridir. Kutsal kitabımız Kuranı Kerimde Hz. Hızır’ı işaret ederek kendisinden 60 ve 82 ayetleri arasında anlatılmaktadır. Hz. Hızır’ın gelmesiyle uğradığı yerleri, doğanın canlanması ile birlikte bereketin gelmesi manasına gelir. Keyf Süresinin 65. Ayetinde; Kullarımızdan bir kul olarak nitelendirilmekte olup ona Allah katından yüksek bir bilgi ve ilahi bir rahmet verildiği ifade etmektedir. Anlaşılıyor ki Hz. Hızır kullar arasında seçkin biridir. O gerçekten inanmış kişilerin yardım çağrısına koşan bir kurtarıcı, yol gösteren, Aydınlatan, eğitici ve öğretici olan bir erendir. Arapça bir kelime olan Hızır yeşillik ve yeşil adam anlamına gelmektedir. Hızır’ın bastığı her yer yeşillenir. Hz. Hızır abı hayat suyu içerek ölümsüzleşmiştir. Hızır inancı ve orucu yüce kitabımız Kuranı Kerimin ayetleri ve Peygamber efendimizin sözleri ile açıklanmış İslami bir inançtır. Bu sebepten dolayıdır ki Alevi İslam da Alevi Bektaşi geleneğinde Hızır inancı çok önemlidir. Hızır inancının diğer bir unsuru da Hz. İlyas inancıdır. Hz. Hızır ve Hz. İlyas birbirilerinin dostu ve yardımcılarıdır. Hz. İlyas denizde Hz. Hızır ise karada darda ve zorda kalanların imdadına ve yardımlarına koşmaktadırlar. Hz. Hızır ve Hz. İlyas yılda bir gün gül ağacının altında buluşurlar ve o buluşmaya da kendi isimlerinin birleşmesiyle oluşan Hıdırellez denilmektedir.  Hızır Orucu ise Kuranı Kerimin insan suresinin 7-8 ve 9. Ayetlerinde geçer. Bu ayetler gereği Allah rızası için Hakk aşkına oruç tutulur. Bu ayetler ise Hz. İmam Ali ve Hz. Fatıma anamız hakkındadır. Temelinde ise Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin için gönderilmiştir. 

Bu ayetler;

7. Onlar ki, verdikleri sözü yerine getirirler ve kötülüğü her yeri kaplayan bir günden korkarlar.

8. Onlar, kendi canları çekmesine karşın yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

9. Ve onlar ki, biz sadece Allah rızası için doyuruyoruz, sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.

Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin çocuk yaşta hastalanırlar. Ve uzun bir süre iyileşemezler.  Bu durumdan dolayı Hz. Fatma Anamızı Peygamber olan babası Onsekizbin Âlemin Muhammed Mustafa’nın yanına varır. Hz. Fatıma Anamızı üzgün gören Peygamberimiz kendisinin neden üzüldüğünü sorar ve Fatıma Anamız Baba Hasan ve Hüseyin uzun zamandır hastadırlar ama bir türlü iyileşmediklerini söyler. Bunun üzerine Allah’ın Resulü;  Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin’in iyileşmesi için Hz. İmam Ali İle birlikte üç gün adak orucu (nezir orucu) tutmalarını ister. Üç günün akşamı oruç açma vaktinde kapılarına önce yoksul, sonra yetim ve son günde ise esir kılığında biri gelerek yiyecek ister gelen üç kişinin de isteğini geri çevirmeden ilk günde olduğu gibi üç gün aşlarını kendi canları istemesine rağmen verirler. Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin de iyileşerek sağlığına kavuşurlar.  Dördüncü gün Hz. İmam Ali ve Hz. Fatma A Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin’i yanına alarak Hz. Peygamberin huzuruna çıkarak perişan halleriyle üç gün yaşadıklarını anlattılar bu durum karşısında Allah’ın Resulü; Hz. İmam Ali ve Hz. Fatma’ya üç gün değişik kılıkta evlerine giden kişinin aslında Hz. Hızır olduğunu söyler. Ve kendilerinin Cenabı Hakk tarafından imtihan edildiğini söyler. Böylelikle kendilerinin imtihanı geçtiklerini ve Cenabı Hakk’da Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin’e şifa verdiğini söylemiştir.

Günümüzde Alevi’ler yüce kitabımız Kuran-ı Kerim başta olmak üzere insan suresinin 7-8-9 ayetleri gereği ve yaşanan bu olaydan ötürü Hz. Peygamberin buyruğu ve Hz. Hızır’a olan inançları geri her yılın Rumi (Eski) takvimine göre 31 Ocak, 1-2 Şubat günleri, Miladi (Yeni)  takvime göre de 13-14-15 Şubat günlerine denk geldiği için bu üç günde niyet edilip ‘‘Hızır Orucu’’ tutulur, Hızır lokması pişirilir, kurban kesilip Hızır Cemi yapılarak Hakk’a ibadet edilir. 

‘‘Bir birimizin Hızır’ı olmak’’

Sevgili okurlar, biz insanlar her koşulda daima iyi niyet içinde iyi ve güzelliklere vesile olmalıyız. Bir birimizi ötekileştirmek yerine anlamak için çaba gösterip her zaman bir birimizin Hızır’ı olmalıyız. Günümüzde dünyasında gelinen nokta insanlığı, merhameti ve sevgiyi konuşmalıyız. Bu doğrultuda söyleyecek çok sözümüz var.

Her ibadet gibi, Hızır Oruç’unu da tutan her canın dilde dilekleri, gönülde muratlarını Cenabı Hakk Hz. Hızır’ın yüzü suyu hürmetine dergâhı izzetinde kabul ve makbul eylesin.” Dedi.

Editör: Semih PEKER