CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, beraberindeki CHP İl Başkan Vekili Yalçın Tanrıverdi ve Belediye Başkan Adayı Özge Vataner Özege ile birlikte Ramazan ayının başlaması nedeniyle basın açıklaması yaptı.

Sarıgül açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Ramazan ayı, ibadet, rahmet ve sabır ayıdır.

Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma ayıdır.

Ramazan ayı, sevinç ayıdır. Ne yazık ki, ramazan ayına, sevinçle değil maalesef kuyruklarla, yokluklarla giriyoruz.

Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, enflasyon yüzünden tencerelerde dert kaynıyor.

Mutfaklarda huzur yok, evlerde neşe yok.

Bu aziz millete, ramazan sevincini çok gördüler, bu mübarek ayın bereketini kaçırdılar.

Mübarek ramazanı zamlarla karşıladık.

Hurmalar, etli yemekler, salatalar, tatlılar iftar sofralarından kalktı.

Ramazan pidesi 15 lira olmuş, millet sıcak bir pide alamaz hale geldi.

Ülkeyi yönetenlerin yanlış tarım politikalarının ceremesini millet çekiyor.

22 yıldır ülkeyi yönetenler, tarımdan değil, ranttan, çiftçiden değil, ithalatçıdan yana oldular.

120 milyar dolarlık tarım ithalatı yaptılar.

Bu paraları, Kanada çiftçisine, ABD çiftçisine vermek yerine Türk çiftçisine verseydiler, çiftçi de doyardı, Türkiye’yi de doyururdu.

Ülkemizi tarımda dışa bağımlı hale getirdiler, bu yüzden kuyruk var, yokluk var, pahalılık var.

Köprülere, otoyollara hazine garantisi, bankada parası olana, kur garantisi verdiler. Çiftçimize alım garantisi vermediler.

Pırlantadan almadıkları vergiyi çiftçinin mazotundan aldılar. Çiftçinin ürünü, para etmiyor, tüketicinin gücü almaya yetmiyor.

Kim mutlu? Zincir marketler, yabancı şirketler mutlu.

Vatandaş pahalılıktan şikâyet ediyor, ülkeyi yönetenler çareyi markette, etikette arıyor.

Hayat pahalılığını önlemenin yolu, marketten değil, tarlada, fabrikada üretimi artırmaktan geçer.

Tarımdaki sorunları çözemezsek, Türkiye’nin sorunlarını da çözemeyiz.

Türkiye kendine yeter. Türkiye zengin bir ülkedir.

Yapmamız gereken; üretmek, üretmek, üretmektir.

Yapmamız gereken; Türkiye’yi kendine yeter hale getirmektir.

Bunun adı, ekonomik milliyetçiliktir.

Ekonomik milliyetçilik, az döviz harcamak, çok döviz kazanmaktır.

Ekonomik milliyetçilik, “yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı ve korumalı” demektir.

Ekonomik milliyetçilik, Rusya, Kanada, ABD çiftçisini değil, Türk çiftçisini ihya etmektir.

Bu işin formülünü Atatürk yıllar önce bize göstermiştir.

Bu işin formülü, devlette liyakat ve adalet, ekonomide milliyetçilik, tarlada, fabrikada üretim, kamuda dürüst yönetimdir.” İfadelerinde bulundu.